RAMAZAN ADIGÜZEL'IN SON MEKTUBU (ALINTI)

 Ali Xoce'yi Kim Katletmişti?
================================================================================

 
Ramazan Adıgüzel (Ali Xoca) Mezarı Başında Anıldı 
 
 2012-04-01
31 Mart Kürdistan Şehitler Günü vesilesi ile Hak-Par   Elazığ(Xarpût) il
örgütü tarafından organize edilen, 1987 yılın da Almanya da   provokatör
maşalar tarafından şehit edilen Ramazan Adıgüzel’i mezarı başında  
anıldı.
Anma etkinliğine, Hak-Par Elazığ (Xarpût) İl başkanı Sıraceddin Sarı
ile   parti üyeleri yanısıra, Şehidin kız kardeşi ve Dersimden gelen
Hakpar"lı   gençler katıldı .
Anma etkinliği Kürdistan şehitleri adına bir dakikalık saygı duruşu ile 
 başladı, Sayıgı duruşunun ardından Elazığ İl başkanı Sıraceddin
Sarı’nın   Kürdistan Şehitleri Günü tarihçesi ile ilgili vede Ramazan
ADIGÜZEL’in hayatı   ve Şehit edilmesinin arka planı kısaca anlattı.
Daha sonra Ali XOCA nın şehid edilmeden önce kendi kaleminden hayatını  
anlattığı mektubu ve komcıwan almanya tarafından gönderilen 31 Mart
KURDİSTAN   ŞEHİTLER GÜNÜ mesajı okundu.
Ali XOCA tarafından yazılan son mektubu kürt ulusal mucadelesi veren ve
kendi   yaşamını bu dava için feda eden kürdistan şehitlerin onurlu
mücadelesinin   kısa bir öyküsü olduğunu düşündüğümüzden dolayı
tüm kürt halkının okuması   gerektiğine inanıyoruz bu yüzden bu mektubun
hepsini sizlerle   paylaşıyoruz.Her 31 Mart KURDİSTAN ŞEHİTLER GÜNÜ’nde
bıkmadan usanmadan   paylaşacagız .
Tüm dost düşman bilsin ki! Kürtlerin ulusal davası Ali XOCA gibi onurlu  
insanları şehit edilmekle bitmeyeceğini tam tersi onların gösterdiği yolda
  Kürt ulusunun bagımsızlığını elde edeceği ana kadar bu halkın onurlu 
 insanları tarafından devam edececektir.
***********
"BİR GÜN BİR MAŞANIN ELİYLE OLURSEM HALKIMDAN İSTEDİĜİM DOĜRULARI  
KORKMADAN, USANMADAN HAYKIRMAKTIR"
Ramazan Yoldaş"ın kendi elyazısı ile kaleme aldıĝı bu yazı, yoldaşlara
  ve kamuoyuna yönelik bir mektup niteliĝindedir. Ölümünden sonra,
kendisine   ait evraklar arasında bulundu.
1967"de Elaziĝ Lisesi"nde iken o zarnan Akşam Gazetesi ve Fransız  
romanlarını okurdum. Barzani hareketi de o dönemde gelişkindi,  
Kürdistan"daki bir kısım mella, şeyh ve tüccar kesimi yurtsever fikirler  
taşiyordu. Üniversite gençliĝi de sola açıktı. İşte tam o dönemde ben
de çok   dindar bir Kürt genciydim ve yüksek bir yurtseverlik ateşi ile
kucaklaştım.   Bu ateşi bugüne kadar daha da gür bir şekilde kalbimde
taşiyorum. Lise ikinin   coĝrafya kitabı, kafamdaki dort melek ve dünyanın
6 günlük oluşumu üzerinde   yıkıcı etki yaptı. Daha sonra da dindar
insanların mücadeleye ve yurdunu,   halkını sevmeye engel olmadıĝını
gördüm. 0 dönemde DDKO"ların   yayınlarını okuyup satmada görev aldım.
Hariçten ögretmen okulunu bitirdiĝim   yıllarda geceli gündüzlü çok
ateşli bir şekilde Dogu sorunu, Kürt ve   Kurdistan sorununu, fakirlik
sorununu tartıştık. Tartışmalarımız ögrenci   gençlik, köylülük ve
okuyan faki (eskı yazi okuyan talebeler) üzerinde olumlu   etki yarattı. O
zamanki arkadaşlarımdan bir köylümüzdü. siyasi hareketlerden   birine
katilmadi sonra. Biri de sonradan Apocu oldu. şimdi çoĝu burjuva   yaşami
sürdürüyor. akşama kadar çapkınlık yapardı, devrimciliĝinde de bunu  
sürdürdü.
Sonra da Adana iktisad Ticari illimlere kayıt yaptırdım Fikir kulubünü  
kurduk. Dogu"nun Sorunları adlı semineri (ilk seminerimdi) o zaman  
vermiştim. Kitap o dönemde çok azdı. Mahmut Makal"dan ve Yaşar Kemal ile  
İsmail Beşikçi"nin Alikan Aşireti incelemesinden yararlanmıştım. Zira  
başka bir materyal yoktu.
Devrimci Onur ve şerefi Tokluĝa Deĝiştirmedim
71"de faşist cunta döneminde tutuklandım, Adana"da işkence gördüm.   0
dönemde l .şübe şefi Yaşar öĝrenciler içinde çalışıp onlara haber
verirsem   beni Bossa"da işe alacaklarını söyledi ki işsizdim, bazen iki
günde bir   ekmek yiyebiliyordum . Bunu o dönemin TOS başkanı Necati Deniz
ile Zihni   Ayhan ve Emin Tunçbilek"e anlattım. Kabul etmedim. Devrimci onur
ve   şerefi tokluĝa deĝiştirmedim. 12 Mart"dan sonra tutuklandım. Adana  
Köprüköyü Askeri Cezaevi"ne girdim. Karakoçan"dan Şefik Aydın da  
benimle beraber yattı. Sonra delil yetersizliĝi ve uydurma faşist ifadelerin 
 yalan olduĝu ortaya çıktı. 0 dönem; 1971-74 döneminde hem Adana"ya okula 
 gidiyordum hem de devrimci çalışma yapiyordum. 0 dönemde Karakoçan"dan  
ve Tunceli"den ismini söyleyemeyeceğim yoldaşlarla birlikte çalışiyorduk. 
 Arkadaşlar içinde sürekli kalir, onlara moral verir ve hatalarını  
eleştirirdim. şunu gururla söyliyebilirim ki bu yazımı benden sonra  
yayınlayın her dönemde yoldaşlarıma dürüstlük sembolü ve feragatta
öncülük   ettim. En zoru kendime, en kolayını arkadaşıma; bugüne kadar
hep en önde, en   çok feragatla, en aĝır işi severek aldım. Ve halkım ve
ülkemin kurtuluşu   için, bir daha dünyaya gelsem yine seve seve yaparım.
Hiç bir zaman   güvensizlik yaratmadım. Çevreme güven verdim. Benimle
beraber çalişanlar   şimdi tüm Kürt siyasetlerinde vardırlar. İran
Kürdistan`ın dad a Soma,   BRadost, Enzel,ile Şino, Negede, Mahabat,
Piranşer, Serdeşt mıntıkaları ile   Irak Komünist Partisi`nden bir çok
Peşmerge ve Kürdistan köylüsü beni tanır.   Hep halkima hizmet ettim ve
bundan gurur duydum.
Ülkemin kurtuluşunu ve halkımımın özgürlüĝünü ailem ve
çocuklarımdan üstün   tuttum ve her vesile ile bunu onların yüzüne
söyledim. 1972 – 78`e kadar   Bingöl`de önce Karer`in Tarbasmorig köyü,
sonra Fahran ve Hamamlar   mıntıkasında kaldım. Devrimci ve yurtsever
ateşimizi o köylere de yaydım.   Halen de o halk ile ilişkilerimi
sürdürüyorum. Halkım mücadeleme şahittir.
Çok Kere Hapse Düştüm, Sayısını Bilemem
Sonra Bingöl"e geldim. Önce ilkokulda, sonra ortaokulda çalıştım.  
TÖB-DER"in kuruluşunda görev aldım. Bingöl"de TÖB-DER"in   kuruluşundan
kapatılışına kadar yönetimde çaliştim. Bingöl"de yüzlerce,   binlerce
insanın devrimci saflara kazanılmasına çalıştım. Ben Mehmet   Karasungur
ve iki diğer arkadaşla 2"şer defa açıĝa alındık. Ben bir   sürgüne
Bingöl"den Erzurum Başkaleye gönderildim. Çok kere de hapse   düştüm,
sayısını bilemem. Ama yalnız bir gün yeni hapisten çıkmıştım, evime  
gitmedim. TÖB-DER"e gittim. Ben TÖB-DER`de iken faşistler bize saldırdı.  
Polislerle beraberdiler. Büyük, toplu bir kavga çıktı. Faşistler ve
polisler   bozguna uĝradı ve tekrar yakalandım, eve gitmeden hapse atıldım.
Hapiste bir gerici faşist, devrimciler aleyhine mahkümları
şartlandırmıştı.   Mahkümlara Kur"an okuyordu.Bizi kafir, ana-baba
tanımaz diye propaganda   etmişti. Ben Kur" anı alıp okudum, onlara
dindarların yurtsever olması   gerektiĝini propaganda edince o koĝuş
tümüyle devrimci saflara kazanıldı.   1980"e kadar da o koĝuşa
Özgürlükçüler hakimdi.
l978"lerde Bingöl Egitim Enstitüsü ki Bingöl"ün kaderini   belirliyordu,
okula egemen olan Bingöl"e de egemen oluyordu, o okula   tayin yapmaları için
KUK, Devrimci Yol, Apocu ve Kurtuluşçulara teklif   yaptik, kimse tayin
yapmaya yanaşmadi. Zira okulu faşistlerden temizlemek   görevine
yanaşmadılar. 6 Özgürlükçü ögretmen ve ögrenci arkadaşlanmizla okulu  
teslim aldik ve devrimcilerin kalesine dönüştürdük. Sonradan faşist Vali  
benim kararnamemi iptal etti. Ama okul artik biz Özgürlükçülerin elindeydi.
  Bingöl"de faşistler üç kere bana pusu kurdular. Bir keresinde evim  
hapishane mahallesinde iken, faşistler evime bomba attılar, bir şey olmadı. 
 Bir kere gece eve geliyordum, faşist Reis"in sarı belediye arabası beni  
takip ediyordu. Bizim köylü HaciTaşkesen` de o dönemde faşistti ve onlarla 
 beraberdi. Onlar silahlarını çekmeden ben onları taradım ve kurtuldum.
Başka   bir keresinde faşistlerden Kara İbi sonradan Cihat Elçi" nin katili
oldu   Madraglı Selahattin Molla nın oĝlu, Deĝirmencinin oĝlu Saim ve iki
kişi daha   Afatlara giderken yolumu kestiler. Önce tabancamı çektim,
mermiyi aĝzına   verdim ve yolumu yana deĝiştirdim ve böylece pusularından
kurtuldum.
Ordu içinde Devrimcilik Yaptık
1978"de askere gittim. Ankara Etimesgut"ta asteĝmen iken üç kez   sürgün
edildim. Ordu da Komünist propagandası, ve gizli örgüt, bölücülük  
suçlarından mahkemeye verildim. Tümen Komutanı iki araba rüşvet
almıştı, ben   de onu mahkemeye verecektim, sonra o vazgeçince ben de onu
şikayet etmekten   vazgeçtim.
1975-76 yılında örgütü tanıdım. Askerken kamyonla silah kaçırma
teklifini   Partimizin o zamanki MK üyelerinden bir yoldaşımıza ve Kemal
Abiye yaptım.   Gerek görmediler. Askerde iken geceli gündüzlü erlerin
içinde yurtseverlik ve   sınıfsal bilinç edinme propagandası yaptım.
Binlerce Kürdistan"lıya   yurdunu ve halkını sevmesini, bu durumdan
kurtulmak için birlik olmayı ve   mücadele etmeyi öĝrettim. Askerlik
yıllarım, çalışmalarımın en yoĝun ve en   yıpratıcı olanıydı. Üç
yıl daĝlarda peşmerge hayatı sonradan yaşadım ama   askerde daha çok
yıprandım. Faşist bir kurumun içinde devrimci çalışma yapmak   ve
örgütlenmek zor, ama yaptık. Ankara Etimesgut Çavuş Talimgah Taburu ve  
Tank Taburu"nda asker, Kürt ve Türk çocukları çalışmalarımızı  
unutmamışlardır.
Askerden dönünce de MİT, Milli Eĝitim ve Bingöl Sıkıyönetim Komutan"
nın   ortak imzasıyla TC" nin hiç bir resmi dairesinde çalışamaz,  
sakıncalıdır" diye__benim görevime son verdi¬ler. Sıkıyönetim
geldiĝinde   biz daĝa çekildik. Bingöl birimi şehri terketti ve "Faşizme
karşi   direniş başlarsa biz hazırız" diye merkeze bildirdik. Yusuf Yılmaz
  arkadaşımız şehri terketmedi ve o gün hareketten ayrılacaĝını
bildirdi. Zor   gündü, döküldü. Daha sonra Poliste samimi itirafaçı oldu.
Ayrılınca da Apocu   oldu. O dönemde Apocuların sorumlusu (...)"e dedim ki
bu adamdan   devrimci olmaz ama siz bilirsiniz.
İşkencede Sırlarımla Birlikte Ölmeyi Göze Aldım
Daĝda Bingöl"lü Apoculan gördük. "Birlikte faşist cuntaya   vuralım"
dediler. "İyi olur" dedik, "ama siz daha önce şu   lafı ediyordunuz,
“Bizim dışımızda herkes haindir.” O zaman bu lafı geri alın   dedik.
Zaten Apocular da biz de tek tek direnemedik. Cunta tüm DDKD"li,   Apocu,
KUK"çu, Maocuları aldı, işkence etmeden geri bıraktı ilk   günlerde. Biz
daha önce evde deĝildik. Cuntanın geldiĝi gün evimiz üç kere   aranmış.
Sonradan şehre geldiĝimde polis beni yakaladı. 9_gün işkence etti.  
Gözlerim ve ellerim arkadan baĝlıdı. Önce copla falaka, sonra cam şişe  
üzerinde yalın ayak, sonra tuzlu suda gezdirildim. Sırta, çeneye vurmalar.  
Parmaklardan ve penisten cereyana vuruldum. 7-8. gün bir lokma kuru ekmek  
bana verdiklerinde kustum, hep baygındım. Çok yüksek bir jeneratör  
uĝultusuyla bir taraftan çıldırtılmak istendim. Dişlerime çok tekme, jop
ve   yumruk yediĝim için dişlerim de aĝriyordu. Cıldırmamak için
jeneratör sesi   kadar ben de baĝıriyordum, bayılıncaya kadar.. Amaçları
işe yaramiyacak hale   gelmem veya yok edilmemdi. Ben de ölümü istiyordum.
Sırlarımla birlikte ölmek   güzeldi. Cözülmek, yüzlerce yoldaşı ele
vermek ölmekten çok daha kötüydü. Bu   güne kadar şanla, şerefle
yükselttiĝimiz bu özgürlük meşalesini halkımız   içinde kötü deĝil,
iyi bir örnek, ebediyete kadar yaşamak daha güzeldi.   Teslim olmadım.
Devrim olursa ifadelerim halkımız tarafından okunacak. 0   zaman daha iyi
görülecek ki 21 yıldır elimde kaldırdıĝım özgürlük, demokrasi   ve
sosyalizm mücadelesinin kutsal bayraĝına bugüne kadar hiç leke deĝmedi ve 
 deĝmiyecektir de. Cellatlar işkencede öldügümü sanmışlar, bu kurtulmaz 
 zanetmişler. Bir de belediye işçisi o sesimden beni tanımış, ve
bulunduĝum   yer söylemişti. Faşist celatlar beni inkar ediyorlardı. Anneme
ve eşime   "Biz almadık, nerede olduĝunu bilmiyoruz". Annem ve eşimden
olmasaydı,   cesedimi kaybedeceklerdi. Kayıplar listesine karışırdık. Ama
ondan sonraki   yaşamımda yine arkadaşlarımı uyardım. İstanbul"a gidip MK
üyesi Ape   Selim yoldaştan aldıĝım talimat gereĝi İran Kürdistan" ına
gittim.
Hem Savaşmayı Hem Üretmeyi Denedik ve Başardık
Orda silahların çoĝunu tanıdım. Sıcak savaşa katıldım. Köylerde,
peşmergeler   siyasi çalışmalarda her seferinde beni beraber götürdüler.
Halkı sevdim ve   halk beni sevdi. Çok isimler taktılar. Molla Ali, Komünist
Ali, şoför Ali,   Tüylü Baba lakabları taktılar. Kürt köylülerine
bostan, sebze ekmeyi ve örnek   olmayı denedim. Berdük" te (Soma), Negede ve
Serdeşt" te başardık.   Hem savaşmayı, hem üretmeyi, kendi kendine yeter
bir birim olmayı denedik ve   başardık da. İran ve Irak"ta 40
arkadaşımızca tanındım, hepsi her saniyeme   şahittir. Bununla
övünmüyorum ama ben ölürsem isterim ki yoldaşlarım da bu   yolda
yürüsün.
Burjuvazi Apocu Hareketin şahsında Sahte Bir Arslan Yaratmış. TC"nin  
Gazeteleri, Emperyalist Ajanslar, BBC Radyoları Onların Propagandasını  
Yapiyor.
Bugüne i kadar hiç bir yurtseverin kanına girmedim. Yurtseverler arasında  
çatışmaya karşı çıktım. Ama son zamanlarda ajan ve provakatörler
Apo¬cu   harekete egemen olmaya başlamış, kardeş kanının akıtılmasını
sömürgeci Türk   burjuvazisi istiyor. Apo¬cu hareketi, TC" nin gazeteleri,
emperyalist   ajanslar, BBC radyoları propaganda ediyor. Kürt ulusal
muhalefetini o yanlış   kanala çekip boĝmak istiyorlar. Apocuların tabani
okumayan, kulaktan vaaz   bekleyen mürit hareketi gibidir. Şeyh, müride ne
derse mürit doĝruluĝuna   inanır.
Ben Karasungur"la can ciĝerdim. 0 Apocu olduktan sonra da yine dosttuk  
Hannover `de Apocular bana pusu kurup dövdüklerinde, Ali Hoca şehitlerimize  
küfür etti (Mehmet Hoca`ya küfür etmişim söze) Bunu bahane gösterdiler,  
Burjuva entrikaları…
Apocular kimin hesabına çalışiyor? Korkunun ecele faydası yok. Apocuların
  içinde de bir sürü insan korkusundan "yaptıklarımız yanlıştır"  
diyemi-yor. Diyenleri, Resul Altınok gibi vururlar. Resul Bingö“ de ilk  
Apocuydu ve onların hepsini Resul oraya çekti. Resul"ü de öldürdüler.  
Yanlışa karşı çıkmadan Kurdis¬tan devrimine hizmet edilemez. KKDK"  
lılara. Rizgarî“ ye, Devrimci – İşçi`ye daha doĝrusu tüm Kürt ve
Türk   devrimcilerine düşmanlık Evrenlerin, Özalların, tekellerin
gorevidir. PKK! ne   zamana kadar onların görevini üstleneceksin? Yazık o
insanlara. Burjuvazi   sahte, kukla bir aslan yaratmış, işine geldiĝinde
kullaniyor. Yani bu ortadan   kalkıp gidince halk şunu diyecek; "Yahu o kadar
güvendiĝimiz Apocu   hareket hain çıktı, bu olmaz." Halkın yıkılmış
umutlarını yenilemek,   harekete kazanmak zor olacak.
Burjuvazi geleceĝin hesabını yapiyor. Amerikalı sarhos, asker şunu
demişti ;   “ "Güneydoĝu olayları işimize yariyor, yoksa yaptırmayız".
Bunlar Düşmana Maşa Olmuşlar
En dürust. en militan insanlar gerilla savaşi için ülkeye sokuluyor,  
bakiyorsun bir hafta sonra hepsinin adı, soyadı ve kod adı. Bu tehlike  
yukardan geliyor. Her yurtsever uyansın. Burdaki sorumlulara Dedim önümü  
kestirdiniz, bunu kalleşce yaptınız, dayak yedim. Benim yüzümden yurtsever 
 kanı dökülmesin. KOMKAR"lı ve Apocuların benim yüzümden kan dökmelerini
  istemiyorum. Neyse bunları yazmiyacaktım.
Bu tablolardan utanç duyuyorum. Biz TC"ye karşı savaşiyoruz. Bu   pislikler
karşımıza çikiyor ve karanlık insan¬lar bunlar, düsmanlarımıza maşa  
olmuş. Bunların yarattıĝıi bu dumanlı havada MİT cirit atiyor. Ben bu  
insanların başındakilerin düsmanla beraber olduĝuna inaniyorum, ama bu anda
  elimde somut delil yok. Ama devrimciler geleceĝi şimdiden görür.  
Newroz"a Bilefeld"den gidecektim. Emekçi" yi alıp Köln"e   gidecektik.
Bilefeld" de otobüs duraĝında otobüs bekliyorduk, birer   ikişer
çıktılar. (...) Polis geldi bizden kimlik sordu, halbuki onlar  
saldıryordu, biz saldırıya ugruyorduk. Polis onlara hiç bir şey yapmadı,  
kimliklerine bile bakmadı. Bu neyi gösteriyor?
Hannover"de KKDK" nın seminerine saldırınca polis gelmeden kapıyı  
tutuyorlar. Bu nedir? Polisle beraber, işbirligidir yaptıkları. Fakat ne  
onları oldürmek, ne de onlar tarafından öldürulmek istemiyorum. Halkım
buna   şahittir. Bir çok kere bunu söyledim. Şimdi yaziyorum. Amacımız
halkımızın   kurtuluşudur. Ama bir maşa tarafından öldürülürsem ve bir
maşalarını   öldürursem, halkımdan istediĝim doĝruyu korkmadan,
usanmadan haykırmak: bu   düşmanın piyonlarına destek vermeyin ki daha çok
yurtseverin kanına girmesinler.
Yaşasın halkımızın ulusal kurtuluş mücadelesi!
Yaşasın özgür ve demokratik Kurdistan!
Kahrolsun her türden gericilik, müritlik ve provakasyon!
İlerde yine yazacagım bu konuyu. Türkiye ve İran Kürdistan" ında şahit  
olduĝum olayları yazacaĝım.
Yıl 1977-78" lerde faşistler ile Bingöl Polisi ile Jandarma Komutanı  
birlikte çalişiyordu. Sabahları halk çarşıya girince araniyordu. Biz  
devrimciler de her şehre girişimizde (şehir merkezini kastediyorum),  
mahalleden carşıya girişimizde polis üstümüzü arardi. O gün de
faşjstler   devrimcilere saldırırdı. Bireysel kavgalar çıkartılırdı.
Devlet, bilerek   terör yaratiyordu. Faşistler aranmazdı, devrimciler
silahsiz olunca   faşjstlerce vuruluyorlardı. İdris Ekinci, birgün biz
nezarette tutuluyorduk,   adliye binasi belediye binasının üst katındaydı.
Biz emniyetten adliyeye   sevkedililmiştik; o gün hem açtık, hem poliste
hırpalanmıştık. İdris bize   yemek alıp üst kata çıkınca, zaten o
esnada polis de belediyeyi çepeçevre   kuşatmıştı. Polisin çemberinde
faşistler İdris"i vurdular. Amaçları   bizdik, mahkeme bizi tahliye etseydi,
faşistler orta katta tarayıp hepimizi   öldürecekti. Ve nitekim İdris
yoldaşın katli diĝer arkadaşları kurtardı.
Kanımız Akacaksa Sömürgeciler Akıtsın
Yine bendim,, Mehmet Karasungur, ve daha başka arkadaşlar vardı. O günlerde
  de aramadan sonra evden tekrar silahlarımızı alıp çarşı içindeki
koruduk ki   faşistler saldırırsa kendimizi koruyabilelim. Canımız her an
için   tehlikedeydi. Şehir içinde arkadaşlar üçer, dörder dolaşırdi.
Mutlaka bir   arkadaş silah taşırdı.
Faşistlere karşı hiç kayıp vermedik. Onlara karşı son derece uyanık ve 
 tedbirliydik. 0 günlerde de, bugün 1987"nin Martında da kendimizi yine  
emniyette hissetmiyoruz. Ben, 1980-83 yıllarında Kürdistan"da  
peşmergeydim, ama kendimi emniyette hissediyordum Düşman sömürgecilerdi, ve
  onlara karşı her an savaşmaya hazırdık. Geceli gündüzlü, istirahatte,
uyurken   her zaman nöbetçi vardı.
Bugün Apocu provakatör hareketle kavgaya zorlaniyoruz. Biz onlarla kavga da  
etmek istemiyoruz. Bu kavganın sömürgecilere yarayacaĝını biliyorum. Ben
ne   Apocuları vurmak istiyorum, ne de onlar tarafından vurulmak istiyorum.
Bütün   burjuva gazeteleri şu veya bu şekilde onların reklamını yapiyor, 
 propagandasını yapiyor. Kürtlerin çoĝunun okuma-yazması yok. Olanlar da  
devrimci yayın okumuyor. Okuyanlar ya burjuva yayınlarını, ya da Serxwebun  
ile Berxwedan" a bakar, orada da tümünü okumazlar. İki kelime yanlış  
şeyler bilenler, on tane de yalan ekleyerek bilinçsiz kişileri devrimci  
hareketlere düsman ederler. İnancım odur ki bu hareketin merkezini   TC"nin
ajanları zaptetmişler onlar bu politikayı bilinçli yürütüyorlar.  
Devrimci, demokrat ve yurtseverlerin dökülen her damla kanının suçluları  
Apocu harekettir. Zira biz, sömürgeci "rejimin ülkemizden kovulması ve
ülkemiz   Kürdistan"da sosyalizmin inşası için mücadele ediyoruz. Zafer  
halkımızındır.
Eĝer bu hainler ve ajanlar, bilinçsiz insanları bizimle kavgaya
gönderirlerse   yaşamak için vurmak zorundayız. Vurduklarımız da bizden
bir parçadır. Onlara   da aciyoruz.
Kahrolsun proakatörler, brakujiye son!
Buna karşı çıkmayan yurtsever deĝildir. Kanımız akacaksa, sömürgeciler
  akıtsın. Sömürgecilere, emperyalizme ve faşizme karşı birlik olalım.
Ne   yanlışlara, ne de burjuvaziye teslim olmak yok.
Yaşasin ulusal-demokratik halk iktidari !
Yaşasın özgür ve demokratik Kurdistan!
27.3.1987 Hannover
http://www.dengekurdistan.nu/details.aspx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

@templatesyard