KARER ASIRETI ÜZERINE"

KARER ASIRETI ÜZERINE"

NOSTALJIK BIR MANZARA (2) "KARER ASIRETI ÜZERINE"
Cebaxçur merkezdeki alevi kitlesinin ekseriyeti Karerlidir. Karer mıntıkası idari yapılanma gereği, günümüzde Adaklı/Azarpert ilçesine bağlıdır.

Karer halkının büyük çoğunluğu, Xormek Aşireti'ne mensuptur. Xormek Aşireti; Karer dışında Kanireş ilçesi, Sancak nahiyesi başta olmak üzere merkeze bağlı bazı köylerede de serpiştirilmiş bir nüfusa sahiptir. Cebaxçur ve ilçeleri dışında, Dersim/Nazimiye, Erzincan'nin ilçelerinde ve Muş/Varto ilçesinde Xormek Aşireti'nin yerleşik olduğu köyleri vardır.
--*--
Karer halkiyla, ülkedeyken gerek okul dönemi, gerek bürokraside cok değerli dost ve arkadaşlarım vardı.

Bu dostluk ve arkadaşlık dışında Karerin saygın ailelerinden Dallıtepe köyünden, Zazaca ismi"Tarbasmurik" Kışın Ailesi'yle tarihi feleketlerden kaynaklanan akrabalık bağımız vardır. Akrabalık ilişkisi 1916,1917 yıllarındaki Çarlık Rusyası'nın Karer mıntıkasına gelmesiyle , topraklarından koparak muhacir olarak anne tarafından dedelerimin köyü Yamaç'a"Musyan" göç ederek yapılan evlilikten oluşan akrabalıktır.

Bu akrabalığın ileride mutlaka öyküsünü yazmaya çalışacağım. Bu akrabalıktan dolayı Kışın Ailesi'yle olan ilikilerimiz Cebaxçur'da çok sıcak ve samimiydi. Akrabalığı sağlayan Hala Asiye'nin yaşamı Zaza'ca ismi'de "Ema Zenge" bir film şeridi gibi gözlerimin önünde canlandırınca, kendimi o çocukluk yıllarıma götürüyorum.

Ema Zenge'nin çocukları Hayri, Sıddık ve Xalê Selim'in bu akrabalık ilişkilerine verdiği önem ve değer çocukları tarafından da sürdürüldü. Ema Zeng kendisi sunni, ama alevi bir ailenin gelini oluyor. Alevi gelenek ve inançlarına göre hareket eder. Yılda bir veya iki defa sunni inancına sahip, süt kardeşleri olan dedem Faris ve kardeşi Hacı Levent'in evine misafirlige gelirdi. Dedem ve kardeşi dindar, namazlı ve niyazlı insanlardı. Süt ablaları Ema Zenge misafirliğe gelince kardeşlerine olan sevgi ve saygısından olsa gerek ? misafir kaldığı bir iki hafta kerhende olsa namazını kılardı.

Ema Zenge, dedelerimin evine geldiğinde çok ilgiyle karşılanırdı. Biz çocuklarda Ema Zenge'yi, O'da bizi cok severdi. Misafirliği bittiğinde Ema Zenge'yi çarşıdaki çocuklarının evine dedem bir, iki defa benimle gönderdi. Ema Zenge'nin evine gittiğimizde çocuk olduğum için beni sevindirmek icin hediye verirdi. Ema Zenge; bazen beni bırakmayıp, dinlen oğlum, torunlarımla biraz oyna! Geç, geç eve gidersin, derdi.

Ema Zenge; kendi evinde dikkatimi ceken bir noktasi, namaz kilmazdi. Ben de takilirdim... Dedemlerin "kardeşlerin" gözüne girmek için evlerinde beş vakit namaz kılıyorsun. Bak! Kendi evine geliyorsun namazı unutuyorsun. Bu sözleri söyleyince başlardı: "Sen benden ne istiyorsun..." Zaza'ca "Lacê kutik tı mira cı wazeni" şeklinde tatlı ve hoşuma giden küfürler ederdi.

Cebaxçur'daki komşularımızın çoğunluğu Karerliydi. Hemen, hemen her köyünden aileler var desem, yerindeydi. Hatırımda kalan bazı ailelerin soyadlarını hatırlatmak gerekirse Sertkaya, Ildan, Ileri, Kaplanseren, Kalındamar, Morsümbül, Bektaş ailelerini anımsıyorum.

Karerli komşularımızın çoğu Izmir, Istanbul başta olmak üzere metrapollere göç ettiler. Çocukları'nın gelecekleri başta olmak üzere, ekonomik, sosyal yaşamsal temelde huzur ve refahı orada aradılar. Cebaxçur'dan göç eden bu ailerin gidişleri inançsal, kültürel ve sosyal yaşamımızı fakirleştirdi. Cebaxçur'un demografik dağılımında Karerlilerin azalması sosyal dokuyu dumura uğratmıştır. Ben; şahsen bu doku bozukluğunun tarihsel ve sosyal izdüşümlerini görüyorum.

Bu yıl Karerliler düzenledikleri festival ile topraklarına olan özlem ve taleplerine gösterdikleri ilgiden cok duygulandım. Inanıyorum ki; bu aktivitelerin devamı gelir. Karer coğrafyası çok renkli insanlar yetiştirmiştir. Karer Bölgesi'nde yetişen insanların eğitim ve kültür düzeyi çok yüksektir. Sosyal ve siyasal anlamda bu kaliteyi görmek mümkündür. Karer halkı siyasi anlamda farklı cenahlarda da olsa yetkin ve dönemine damgasını vuran epey insanlar yetiştirmiştir. Karer hakkında anlatılacak çok tarihi bilgiler ve anılarım vardır. Bu anıları mutlaka yazmaya çalısacağım. Karerli olup, Cebaxçur merkezde ikamet eden ve yakinen tanıdığım Mahmut Hoca'dan "Mahmut Yüksel" anekdot sunmak istiyorum.

* * * * *

Mahmut Hoca'ın yakın döneme kadar yaşadığını, yakınlarından öğrendim. Mahmut Hoca şu anda tahminime göre 90 yaşına dayanmış bir amcamızdı. Kendiside eski bir eğtimciydi. Ikinci Dünya Savaşı döneminde Karer'de öğretmenlik yapttığını, komşumuz olan Sıddık Morsümbül Hoca'dan duymuşttum. Siddik Hoca'nın da ögretmenliğini yapmıştı. Mahmut Hoca, çok iyi hatırlıyorum, 12 eylül darbesi'nde 3,4 oğlu birden tutuklu ve hükümlü cezaevi sürecini yaşadılar. Darbe sürecinde Cebaxcur'da en çok baskı gören, bedel ödeyen bir ailedir. Aile'nin tüm bireyleri diyebilirim-ki; yüksekokul okumuş kariyer sahibidiler. . Mahmut Hoca'nın Ailesi'nin yaşadığı bu zorlukları oğlu Kemal Yüksel'in bir espirisini hatırlatmak istiyorum. Kemal Hoca'nın oğlu; babası ve amcaları cezaevindeyken okula gidiyordu. Mahmut Hoca ve ailenin tüm bireyleri çocuğun okumasını isterler. Çocuk bir gün dayanmaz ve der ki; "Ben okumak istemiyorum. Okursam mutlaka cezaevine, babam ve amcalarım gibi, ben de girerim. En iyisi okumayıp, belki cezaevinden böyle kendimi kurtarırırm, der. Çocuğun bu reaksiyonu o dönemde Ailesi üzerinde devlet tarafından yapılan baskılardan dolayı yaşadığı ruhsal travmadan "sarsıntı" kaynaklanmaktadır.
--*--

Gelelim Mahmut Hoca'dan iki anekdodutu size aktarayım. Hafızam beni yanıltmıyorsa, 1996, 97 yılı olsa gerek ! Refah Partisinin Cebaxçur'da mitingi vardı. Partinin hatibi kuşkusuz Necmeddin Erbakandı. Erbakan Cebaxçur'u iyi çözmüştü. Nizam, MSP, Fazilet ve Refah Partisi genel baskanlıkları döneminde en yüksek oyunu hep Cebaxçur'dan almıştır. Tıpkı son seçimlerde kırdığı rekor gibi. Erbakan o gün de Cebaxcur'daki o kalabalik kitle ve coşkuyu görünce moral bulmuştu. Cebaxçur halkını tekrar kandırdığı'nın mutluluğunu yaşıyordu. Erbakan tüm mitinglerin sonunda halka baş parmaklarını kaldirtarak yemin ettirip, oylarının sözünü alırdı. Erbakan Hoca'da bu yemin gelenekseleşmişti. Cebaxçur halkını yeminler ettirip, mucizevi "kendisi de inanmıyor" vaadlerde bulunurdu, Gerçekten sandıklar açılırken istediği oyu Cebaxçur'dan alıyordu.

Erbakan mitingi bitirip, sehirden ayrıldı. Çok iyi hatırlıyorum kitle dağılınca bizde Cebaxçur'un günümüzde geçmişi 30, 35 yıla dayanan Isah Bulmuş'un kahvesine yorğunluğumuzu, o küçük kürsülerde taze çay içerek gidermeye calışıyorduk. Mahmut Hoca kahveden içeri girer girmez, daha oturmadan herkesin duyacağı bir şekilde hiciv yapttı. Dediki ! Ey sunniler gördünüz mü ? Erbakan yine her zamanki gibi gelip, dininizi, imanınızı hepsini alıp, sizi kandırdı gitti. Siz ne zaman uyanacaksınız, dedi. Mahmut Hoca'nın bu hicivi aslında bir espiri değil, bir sitemdi. Cebaxçur halkının aymazlığını, bilinçsizliğini alaylı bir dille yermeye çalışıyordu. Mahmut Hoca'nın bu sitemini aslında Zazaca söyledi. Ben Türkçe yazdım. Türkçe yazıldığında o sözlerin bir akıcılığı,ve cazibesi kalmıyor. Şimdi zazacasnı hatırlatmak istiyorum.

Mahmud Hoca va.... !Çoligicen ŞIma di ? "Erbakan umı şima xapina na dadi şıma......! da ra şı. "Kahvede onlarca insan vardı hepsi kahkahaları patlattı. Kahvedeki insanların istisnasız %90 sünni inançlılardandı. Cebaxçur kahvelerindeki insanların bazen müstehcen de olsa bu tatlı sohbetleri, o hoşgörü ortamını özlüyorum. Bu sohbetlerde verilen mesajların derinliklerini sorgulamamız gerekir.
Mahmud Hoca'nın başka bir anekdotunu daha hatırlatarak yazımı bitirmek istiyorum.

Cebaxçur'dan hemşerim Ehmed Dirihi, Mahmut Hoca'nın cocukları'nın arkadaşıdır. Ehmed Dirihi Cebaxçura her gittiginde Mahmut Amca ve eşini mutlaka ziyaret ederek, onurlandırırdı. Mahmut Hoca'nın evi şehir merkezine cok yakındır. Ehmed Dirihi birgün Hoca'yı evinde ziyarete gider. Mahmut Hoca'la beraber evde yemek yiyip, biraz sohbetten sonra çarşıya doğru yürüyerek gidiyorlar. Hükümet konağına yakın bir noktaya geldiklerinde? Mahmut Hoca bakıyor yakın akrabası ve meslekdaşı Hikmet Kiliçgedik karşı istikameten geliyor.

Ve, hemen Ehmed Dirihi'ye söylüyor;
-Karşı kaldırıma geçelim.

Ehmed diyor ki:
-Mahmut amca ne gerek var karşıya geçelim.

Mahmut Hoca diyiyor ki:
-Sen bilmezsin, baksana karşıdan Atatürk'ün oğlu geliyor. Istemiyorum onunla karşılaşayım! O yüzden karşıya geçelim.
-*-

Hikmet Kılıçgedik; Cebaxçur'un en fanatik Kemalistiydi. Kemalist düşüncede olmasına rağmen başta çocuk ve yeğenleri olmak üzere hiçbiri Hikmet Hoca'nn düşüncelerini tavsip etmezdi.

Son söz olarak şunu söylemek istiyorum. Karer de olsa, Cebaxçur merkezi de olsa aynı halk, kültür ve değer yargıları bir olan toplumuz.
Inançsal anlamda nüans farklılığımız olsa da ortak paydalarımız aynıdır. Ama görüyoruz işte, siyaset, menfaat, çıkar bu... Biri Kemalist, biri Erbakancıi... Biri bir başkası oluyor.

Kürd şairi Cigerxun'nun dediği gibi "Kinem" kimim ben şiirini Türkçesini hatırlatmak istiyorum.

-Kimim Ben ? Onurlu Kürdüm, düşmanımın düşmanı,
-Bariş severin dostuyum, Uygar insanım, Ne ilkelim, ne yabani,
-Ne yapayım savaşsız olmuyor. Düşman ülkemden çıkmıyor.
-Benim atalarım, Hep özgür yaşadılar. Köle olmak istemiyorum.
-Sonsuza değin, Kimim ben?

Cigerxun'nun bu sözleriyle kim olduğumuzu, kendimizi bulmak ve tanımak umuduyla, selam ve saygılarımı sunarım.

Orhan Zuexpayıj

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

@templatesyard