ŞEYH SAÎD HAREKETÎNÎN EN GENÇ ( 14 YAŞINDA) DÎRENÎŞÇÎSÎ KELAXSÎLÎ ABDULHAMÎD BÎLGÎNÎN YAŞAM HÎKAYESÎ ?







" Ben severim okuyanı yazanı
 
  Ben kutsarım yurt için çarpışanı.."

                   Kelaxsili Seyh Abdulhamid Bilgin










                    ABDULHAMÎD EFENDÎ'NÎN ŞAL U ŞAPIK KÜRD ULUSAL GÎYSÎLERÎYLE






Şeyh Abdulhamid Kelaxsi'nin kısa bir yaşam hikayesini bundan 10 yıl evvel Kırdki/zazaki anadilimle kaleme almıştım. Bu çalışmam o dönemde Almanyada 15 günde bir çıkarılan PEYAMA KURD gazetesinde yayınlamıştı. Peyama Kurd gazetesi KDP'nin çıkarmış olduğu ve iki sayfasını'da Kırdki/zazaki diliyle yayın yapıyordu.

Bu makalemi aynı zamanda o dönemde Welatparez.com sitesinde de yayınlanmıştı.

Bu sitenin sahibi DR.Mehmet Siraç Bilgin'di yanlız site Türkiyede yasaklı olduğu için kimse takip edemiyordu.

Merhum,Dr.Sıraç Bilgin Kırdki/zazaki bu makaleme çok sevinmişti. Ve devamla Orhan Zuexpayıc babamı cok güzel ifade etmişsin. Bu yazını okuyunca çok duygulandım. Dışarıdaki insanların bakış açısıyla babamın bilinmeyen yönlerini  sizinle daha iyi anladıgımı , bana ifade etmişti.



Şeyh Abdulhamid Efendi'yi bu defa daha detaylı ama Türkçe kaleme almayı düşündüm. Amacım büyük bir okuyucu kitlesine tarihe mal olmuş, daha 14 yaşındayken 1925 hareketine katılan bu yılmaz direnişçiyi tanıtmaktır.



 

                       ŞEYH MUSTAFA KELAXSÎNÎN TÜRBESI

 

 

 

ABDULHAMÎD EFENDÎ'NÎN KÖYÜ VE COĞRAFYASIYLA ÎLGÎLÎ BÎLGÎLER ?

 

 

Abdulhamid Efendi tanımak veya anlamak için önce nereli olduğunu biraz anlatmak istiyorum. 

Merhum, Abdulhamid efendi görkemli KO SPÎ'nin "Akdağ" ın etegindeki Kelaxsi köyündendir.

Kelaxsi Dareheni/Sivon mıntıkasına bağlı bir köydür.

KO SPÎ coğrafik olarak Çolig , Amed,Xarpet  coğrafyasının sınırlarını ayıran kutsal bir dağdır.

KO SPÎ dağ silsilesi Dareheni,Palu,Karebegan,Hani,Piran sinirlarinida ayni zamanda belirler.

KO SPÎ'nin hemen etegindeki kelaxsi köyünde bir  türbe vardır.

Bu türbe halk arasındaki ismi  "KUBBE" Şeyh Mustafa Efendiye aittir.

Bu muhterem şahsiyet, Kürd Ru-Spi si, komutanı,  1925 hareketinin Xarpet cephe komutanı  Kealxsili Şeyh Şerif'in babasıdır.


***************


Ko SPÎ Şarık u Şivon efsanesinin geçtigi mekandır. 

Rivayetlere göre Mekedon kralı Iskenderin gelip KO SPÎ'nin doruklarını mesken tutmuştur.

Bundan dolayıda dağın zirvesinde bulunan tepeyede Iskender tepesi denilmektedir.

İskender tepesi tüm asiliği ve heybetli görüntüsü ile zirvededir.

Bu tepe Akdağ (Ko Spi)’in en yüksek yeridir.

Yüksek, asi ve bir o kadarda kibirli ve gururlu.

KO SPÎ'nin sadece kutsalığı bumu ?

Şeyh Said efendi'nin dedesi Şeyh Ali Septi'de Palu coğrafyasına geldiginde, Osmanlılar tarafından bölgede otorite olan Karacimşit beyleri tarafından yerleşmesine müsade edilmez.

Şeyh Ali Septi yönünü KO SPÎ'nin etegindeki EKRAG ve KELAXSI köylerine verir.

O dönem'de türbesi bulunan zat olan Şeyh Mustafa'nin bölgedeki nüfuzundan dolayı Palu beyleri üzerinde baskı kurararak zorla Palu'ya yerleşmesini sağlar.


Şeyh Ali Nakşibendiligi yaymak için bölgeye geldiğinde daha bekar, ve ilk evliliginide Ekrag köyünde yapar.


Nasıl'ki Fırat ve Aras nehirlerinin ilk kaynağı Bingöl dağları, Dicle nehiri'nin kaynağı da KO SPî'nin eteklerinden başlamışsa,


Yine, Şeyh Said'in dedesi Ali Septi'nin Nakşibendi tarikatını yaymak için çıkış yaptığı,himaye gördüğü mekanda yine KO SPÎ ise kutsalığını sanırım daha iyi anlamış oluyoruz.


Kelaxsi 1925 başta olmak üzere 1980 yılındaki askeri darbede ilk boşaltılan ve yakılan köy ünvanına sahiptir.

Kelaxsi kutsal mekanlığından dolayı sürekli Türk devletinin kırmızı çizgileri arasında olduğunu hatırlatmak isterim.

KO SPΠ Kürd direnişçilerinden Şeyh Hüsen,Hüs Wasmunu,Yib Mehun,Şeyh Abdurrahim başta olmak üzere çok önemli direnişçileri himaye etmiştir.

Yakın dönemde de Zeki Yıldız,Vahdettin Kıtay,Hasan Çürükkaya,Mustafa Ayçiçek, Dr Said Çürükkaya gibi önemli gerilla komutanlarınıda himaye etmiştir.


Dağlar kendi gibi insan yetiştirir derler ya,

Bu yiğit insanlarda akıları ve yiğitlikleriyle nam salarak bu dağların önemini yani kutsallığını bir kez daha pekiştirdiler.


KO SPÎ'nin kutsalığı saymakla bitmez.




                  XARPET CEPHE KOMUTANI ŞEYH ŞERÎF KELAXSÎ




ABDULHAMÎD EFENDÎ KÎMDÎR ? KISACA AÇIKLAMAK ÎSTÎYORUM.



Abdulhamid Efendi yakın dönemde vefat eden Kürd siyasetçi,aydın ve yazar kimliğilye tanınan Dr.Mehmet Siraç Bilgin'in babasıdır.

Abdulhamid Efendi defalarca misafirimiz olmuş, aynı bölgenin insanı olmamız münasebetiyle defalarca sohbetlerine daha çocuk yaştayken tanıklık yaptığımı belirtmek isterim.


 Dr Sıraç Bilgin'in sitesisinden edidiğim bilgilerle babasını kısaca size tanıtayım.

Şeyh Said hareketi başladığında daha 14 yaşındaymış.

1911 yılında Kelaxsi'de dünya'ya geliyor.

Babası Şeyh Tahir efendi 1925 hareketinden evvel vefat ediyor.

Annesi Guewdere mıntıkasından Pul köyünden olup, ismi Pape'dir.

Şeyh Tahir'in en büyük çocuğu'da Zeynep hanımdır.

Zeynep Guewdere mıntıkasında Züwyer köyünde Mehmud Mılun (Ersöz) ile evliydi.


Abdulhamid Efendi'nin dul kalan annesi Pappe , eşinin küçük kardeşi Şeyh Hüsenle evlendirilir.

Bu evliliğinden'de Abdulaziz efendi doğar.

Abdulaziz efendi 1985 yılında Dareheni/Kelaxside Türk subayı barbar Ali Sahin tarafından katl edilen şehid Sıddık Bilgin'in babasıdır.



Abdulhamid Efendi babasının vefatından sonra onunla yakından ilgilenen Kürd şehidi Xarpet cephe komutanı Şeyh Şerif Efendidir.

Şeyh Şerif küçük yegeni Abdulhamidi  1922 yılında Çolig şehir merkezinde Osmanlı döneminde açılan ilkokula kayıt etirir.

Daha 3.sınıftayken Şeyh Said hareketi patlak verir.







                     ŞEYH HÜSEN KELAXSΠ ÎLK TÜRK SAVAŞ UÇAĞINI DÜŞÜREN  

                     KÜRD KOMUTANI ?






ABDULHAMÎD EFENDÎ , ŞEYH SAÎD HAREKETÎ ÎÇÎNDEKÎ KONUMU ?


Abdulhamid efendi ne olup, bittiğini daha anlamadan kendisini hareketin içinde bulur.

Çünkü hareketin bölgedeki motor gücü,önder kadrosu içinde kuşkusuz Kelaxsili Şeyh Mustafa Efendi'nin çocukları Şeyh Şerif ve Şeyh Hüsen efendiler vardır.

Hem Şeyh Said ailesiyle olan yakınlığı,hem Şeyh Ali Septi'nin bölgedeki ilk halifeleri olma münasebetiyle  ve sorumluluk bilinciyle kendini işin içinde bulurlar.


Şeyh Şerif Efendi'nin 1916,17 deki Rus isgaline karşı bölgede hem kanaat önderi ve hemde milis alay komutanı olarak halk tarafından seçilerek görevlendirilir.

Yine kardeşi Şeyh Hüsen Efendi'nin savaşçı kimliği,hareket ve sonrası gerilla savaşı en önemliside 1926'yılında Bin-Xete yapılan uzun yürüyüyşte düşürülen ilk Türk savaş uçağı'nın kahramanı ünvanına sahiptir.


 Kürd tarihinde Şeyh Hüsen bu ünvanıyla çoktan yerini almıştır.


Abdulhamid Efendi daha 14 yaşındayken Şeyh Said hareketi patlak verince okulunu yarıda bırakarak,eline silahı alır.


1925 hareketinde Xarpet cephe komutanlığında içinde savaşcı olarak yer alır.

Tarihi Gazik,Mendo ve Kıran çatışmalarının içinde en aktif ve en genç direnişçileri ararsında yine vardır.


Hatta o kadar korkusuz ve cesurdu ki onunla beraber savaşan Züvyerli meşhur savaşçılardan Şahin El Cındun'un bir sözü hala memlekete anlatılır.

Kıran çatışmasında Abdulhamid Efendi o kadar korkusuz savaşır ki  ! adetta mevzisi üzerinde uçuşan mermilere aldırmadan asker ve işbirlikçi çetelerin üzerine saldırır.


Şahin El Cındun'da Abdulhamid başını mevzide sakın çıkarma ve devamla Kırdki/zazaki şu sözlerle ifade ediyordu.

 

"Bo gule ame nie Abdulhamid şınasnen, nie Şahin şınasnen. Raşt kum ame,Gına Kumır o şınu." 

 

Türkçesi, Sahin diyiyorki !  "bak kurşun adres sormaz." geldiğinde ne Abdulhamidi tanır, ne Şahini tanır ? kime denk gelirse o gider. 

O  yüzden ucuza gitmiyelim.


Abdulhamid Efendi hareket bastırıldıktan sonrada gerilla savaşı verir.

1926 Kasım ayında bin-xete yapılan ve Kurdistandaki en uzun ve tarihi bu  yürüyüşteki kafilede kendisi amcası Şeyh Hüsen Efendi'nin birliginde yer alır.

Bin xete yapılan o görkemli yürüyüşteki yol güzergahında düşürülen uçak'ın tanıklarındandır.

Ayrıca uzun yürüyüyşte kurulan pusular ve Türk askerleriyle yapılan çatışmalarda Abdulhamid Efendi ve Vınyerinli Hacı Enwer Baynun isimlerinden söz ettiren daha çocuk yaştaki iki Kürd direnişçisidir.


Abdulhamid efendi Türk devletinin göstermelik afindan yararlanarak 1, 5 yıl sonra 1928 yılında ülkeye dönüş yaparlar.

Ama silahını ve gerilla mücadelesini elinden bırakmaz ,devam ettirir.

O dönemde Palu/Ekrag köyünden olup, dönemin vurulan bir korucunun eşi olan Ayşe hanımı kendisine eş olarak kaçırır.

Ayşe hanım'da iki ağabeyi harekete destek vermiş, sonradan sürgüne gönderilen bir ailenin kızıdır.

Abdulhamid efendi 1930 lu yıllarda amcası Şeyh Hüsen'in kurulan bir pusuda yaralanmış, ve amcasını pusudan kurtarmasını başaran bir savaşçıydı.

Abdulhamid Efendi sürgün dönüşü yaklaşık 2 yıl eşiyle beraber gerillacılık yapar.

O dönemde yerli işbirlikçi çetelerin kurduğu pusu , ve ihbarları sonucu ülkede kalma imkanları olmadığı için eşi Ayşe Hanım'la yönlerini Suriye Kurdistanına (Rojava) verirler.


***************************

BURHANEDDÎN BÎLGÎNÎN AKTARDIGI BÎR ANEKDOT ? 


Burhaneddin Bilgin Abdulhamid efendinin amcası Şeyh Husen efendinin oğludur. Bundan 5,6 yıl evvel vefat etti.

 1925 hareketinin yakın dönemdeki canlı tanıklarındandır.

 1926 yılında Bin-Xet Rojava uzun yürüyüşündeki 500 kişilik  kafile (gurubun) içinde babası ve kardeşiyle beraber yer almıştır.

 Burhaneddin Bilgin yıllar önce  merhum Ahmet Kasımoğlu (Ehmed Dirihi) ye aktardığı bilgileri tembih ederek ben sağken bu bilgileri yayınlama,

 ben vefat etikten sonra yayınlayabilirsin sözünü alır.

Ahmet Kasımoglu'da 2016 yılında Burhaneddin Bilgine atfen aktardığı yazılı bilgileri sizinle paylaşmak isterim.

Babam ,Şeyh Hüsen Efendi Diyarbakır zindanında esir olarak tutukludur.

Dönemin Umum Müfettişi Îbrahim Tali Öngören zindanda babamı ziyarete gider. Ve diyiyorki ! senin yeğenin Abdulhamid Bilgin Şeyh Said efendinin kardeşi Şeyh Abdurrahimle aynı bölgede dağda direniş gösteriyorlar.

Şeyh Saidin kardeşi Abdurrahim Efendi senin yeğenin Abdulhamide çok güveniyor.

 Senden istegimiz yegenine haber yola fırsata getirip, Şeyh Abdurrahimi öldürsün.

 Diyarbakırda hangi köyü istiyorsan ,hangi köşkü istiyorsan, ve senide serbest kalırsın vaadinde bulunur.

Şeyh Hüsen ziyaretine giden oğlu Burhaneddin Bilgini tembihler.

Hemen Abdulhamide haber ulaştır eşi Ayşe hanımıda alıp, Rojava (Bin - Xet) Kurdistanına gitsin.

Devletin böl-yönet , Kürdün Kürde kırdırtma politikasına alet olmayan Şeyh Hüsen efendi de çok geçmeden devlet tarafından zehirli iğneyle zindanda şehid edilir.

 Oysaki ! aynı dönemde Ibrahim Tali öngören Kürd direnişçisi Musa Ağa 'yı Mıstan ile Lice/Bane köyünden Abdurrahimi birbirine karşı ve birbirinden habersiz öldürülmeleri içinde tembihler.

Abdurahmane Bane oyuna gelerek Mıstanlı Mustafa Ağa'yı şehid eder.

 Diyarbakırda yaşam şansı bulmayan Abdurrahmane Bane o da Rojava Kurdistanına gider birkaç yıl kalıp, geri döner.

Diyarbakırın meşhur dört ayaklı minaresi (Tahir Elçinin şehid edildiği yer) yanında Mustafa Ağa nın yeğeni  yıllar sonra Mıhe Feqi Heseni tarafından öldürülür.

 Tıpkı , Kürd tarihinde Kör Hüseyin Paşa ile Mutkili Hacı Musa Beğ'in hazin hikayeleri gibi (Kürdü Kürde kırdırtma politikası) nihayetlenir.


**************************


Abdulhamid Efendi Suriye Kurdistanına 1932'lu yılında gider. Qamışlo/Pişeriyan mahallesine yerleşirler.

O dönmemde Fransa'nın yönetiminde olan bölgede Kürdler üzerinde büyük baskılar vardır.

Abdulhamid sürgünde kaldığı 18 yıl boyunca ülkesinde de olsa hep kaçak yaşamıştır. Aynı zamanda Türk devletine askerlikte hiç yapmamıştır. Sürgün dönüşünde de askerlik şubesi,nüfus müdürlüklerinde kaydı olmasına rağmen akıl edilip, askerlik yapmadıği yönünde de hiç muhatap olmamıştır.

Kısacası asker kaçağı olması hep unutulmuştur.


Sürgünde Kürd aydınlarından Cigerxundan tutun, Nureddin Zaza ve ağabeyi Dr.Nafiz Yekbun, Bedirxanilerden tutun Cemilpaşa ailesiyle dostluk ve kader birliği yapar.

O dönem Kürd aydınlarının merkezi olan ROJAVA'da Abdulhamid efendi siyasi çalışmalarin içinde Xoybun dahil olmak üzere aktif yer alır.

1950 yılında Demokrat parti'nin çıkardığı af yasasıyla ülkeye dönüş yapar.

Abdulhamid Efendi ATA topraklarına gelir,  ama kendi köyü KELAXSI'ye yerleşmez.

Dayıları olan Guewdere/Pul köyünden Emer Qasmun , yeğenlerine sahip çıkarlar.

Ve kendi köylerine ait  en değerli,sulak ve Murad nehirinin kıyısindaki araziyi  tahsis ederler.

Abdulhamid Efendi bu arazide ROJAVA'da edindigi tecrübeyle çok güzel bir bahçe yetiştirir.

Şahsen bu bahçeden çok meyva yediğim oldu.

Kendi köyüme giderken bu bahçe uğrak yerimizdi.

Abdulhamid Efendinin bu vadideki evi özellikle Guewdere mıntıkasında benim köyümünde dahil olduğu toplumsal olayları kesinlikle devlete götürmezlerdi.

Abdulhamid Efendi nin evi adeta mahkeme işlevini görüyordu.

Bütün toplumsal olayları sulhla çözerdi.

Bölge halkı saygın ve direnişçi kimliğine müthiş bir saygısı vardı.

Tabi onun bu kimliğinden bölgede rahatsız olan işbirlikçi muhbir çevrelerde vardı.

Abdulhamid Efendi'nin bu mütevazi evine birçok Kürd aydın ve direnişçisinden tutun alimine kadar konuk olmuştur.

Şeyh Said Efendi'nin iki oğlu Şeyh Alirıza ve Şeyh Selhaddin, Saide Kurd i, Şeyh Said'in kardeşleri Şeyh Tahir ve Şeyh Mehdin bu konukların başında gelenlerdi.

1991 yılında TBMM merhum Alirıza Septioğlunu ziyaret etmiştim. 

Bana Çolıg'de ilk sorduğu ve anlatığı kişi Abdulhamid Efendidir.

Bana sohbetinde şunları aktarmıştı.

Çolig coğrafyasında benim en saygı duyduğum ve defalarca misafir oldugum,beraberce av arkadasligi yapttigim şahsiyet Abdulhamid efendidir.

Septioğlu ulusal meselede uzakta olsa,cekincelide davransa Abdulhamid Efendi'nin Kürdi yaşamı ve cesaretine müthiş bir hayranlığı olduğunu bana aktarmıştı.


Yine, bölgede özellikle insanlara kendi dil ve  kültürüne ve yaşamına çok önem veren biriydi.

Kırdki/zazaki konuşmasını bilip konuşmayan insanlara hiç tahammül etmezdi.

 Ana dili Kırdki/zazaki'yi bilip konuşmayana cematlerde anında reaksiyon gösterip , rezil u rüsva ederdi.

Özellikle davasından,kimliğinden uzak olanlara  " GÎÎÎ KUTÎK " yani köpeğin dışkısı sözü memlekete hala hafızalardadır. 

Örnegin bölgede biri Kırdki/zazaki "Rahar Tirun" yani Tren yolu deseydi. Abdulhamid efendi hemen müdahale edip düzeltirdi. Ve derdiki "Rahar Asin" Demir yolu niye demiyorsunuz ? insanlara doğru kelime ve cümlelerin ögrenmesini sağlardı.


Yine, 1970 li yılların ortalarında gençler Newruz'da  "Çıra Xırab" SUWERAN istasyonunda ateş yakıp silah patlatlatarak bayramı kutlarlar.

Abdulhamid Efendi ertesi gün merak edip ,istasyona gidip yakılan ateş ve silah seslerinin nedenini sorar. Tabi, gençler efendi biz Kürdlerin Newruz bayramını  kutladık,derler.

Abdulhamid Efendi gençlere çok sitem eder. Ve derki niye banada haber vermediniz. Bende gelip bir iki silah patlatırdım.


Tabi,Abdulhamid Efendi özellikle ulusal meseledeki duyarlılığı, Newruz, toplantı ve faaliyetlere verdiği önemden dolayı bölgedeki bazı devlet tandaslı din hocaları, işbirlikçi Şeyh,Ağa ve Beylerin korkulu rüyasıydı.


****************


Abdulhamid Efendi , ülkeye dönüş yaparken 1954 yılında ikinci evliliğini Züwyer köyünden demirci Ibrahim'in kızı Fatma hanımla yapar.

Demirci Îbrahimde " YIB OLUN" da bir isyan sürgünü, 1926 ROJAVA yapılan uzun yürüyüşüne giden kafilede oda vardır.

Abdulhamid Efendi 1978 yılında Diyarbakırda vefat eder.

Vasiyeti üzerine kendi köyü Kelaxside dedesine ait KUBE'nin yanında

defin edilir.



Abdulhamid efendinin ikinci  evliliginden olan çocuklarından LEZGÎN ve RODÎ 1984 yılında  başlayan silahli  Kürd ulusal mücadelesi içinde aktif yer alırlar.

Lezgin (Zagros) 1992 yılında takım komutanı olarak Şemdinlide şehadete ulaştı.

Küçük kardeşi RODI ise zindan direnişçisi olarak TOKAT/Zile'de esir oldugu halde şehadete ulaştı.

Yine bu savaşta Abdulhamid efendi'nin evi  Türk devleti ve yerli işbirlikçiler tarafından yakılıp,yıkiıdı.

Aile tesbih taneleri gibi dört bir yana dağıldı.

Abdulhamid Efendinin eşi Fatma hanım'da hala Elazığ'da yasıyor.



ABDULHAMÎD EFENDÎ VE BÎR ANEKDOT ?



Bu anekdotu yıllar önce bir dönem Çolig belediye başkanlığı yapan Said Aymaz'dan dinlemiştim.

Bu anekdotu Said Aymaza atfen aktarmak istiyorum.


Yıl 1971 veya 72 olsa gerek, 12 mart muhtırası verilmişti.

Molla Mustafa Barzani'nin hareketi ve direnişi Kuzey Kurdistana ruh ve  heycan yaratmıştı.

Yine , Kuzey Kurdistanda Kürd gençleri yeni siyasi oluşumlar kurmuştu.

Devlet o dönemlerde hemen Kurdistana komanda ve jandarma baskıları yanında birde  Dinayet işlerini devreye sokmuştu.

Gönderdiği bazı ajitatör ve besleme Vaazcıları  sözde ÎRŞAD  "aydınlanma" amaçlı , ama özde kandırma, korkutma ve sindirme amaçlı Kurdistana konferanslar verdiriyordu.

Çok iyi hatırlıyorum bir gurup,Vaaz'da dareheni ilçesine gelmişti.

Bende o dönemde darehenide ortaokul müdürüydüm.

Bu konferansa devlet memurları zorunlu olarak katıldıkları için bende katılmıstım.


Konferansta konuşan Vaaz özellikle dinden imandan Kuran'dan hiç bahs etmedi.

Ağırlıklı olarak bölge halkına korku,tehdit ve yıldırma amaçlı vaaz verdi. Çok iyi hatırlıyorum,  konferansta hatip cebindeki Nufüs cüzdanı , eskiden defter şeklindeydi onu çıkarmıştı.

Defterdeki din sütununu bölümünü işaret ederek, eğer bugün ordumuz, devletimiz ve dinimiz olmasaydı ? yabancı güçler bizleri birbirine düşman edip, belki bugün cüzdandaki din sütununuzda ZERDÜŞT yazılacaktı.

Yine "NASYONAL" uyruğu bölümünede belki ERMENÎ yazılacaktı.

Tabii ben anlatılmak istenilen bu saçma sapan propagandaların ne amaçla yapıldığını çok iyi biliyordum.


Konferans sonrası dareheni çarşısına çıktım.

Merhum Abdulhamid Efendiy'le karşılaştım.

Benim konferansa katıldığımı bildiği için ?  yanına çağırarak müdür gel bir çay içelim, dedi.

Bende yanına giderek sohbetine katıldım.

Konferansta konuşanları kendisine aktardım.

Abdulhamid efendi çok iyi hatırlıyorum bana şunu demişti ? Hoca hoca bizim nüfus cüzdanında TÜRK değil eşek oğlu eşek yazılsaydı daha iyi olurdu.

Yeterki bize bu Türk adını takmasınlar.

Ve sitem ederek memleketen bir memur çıkıp, bu sözü onlara söylemedi.

Said Aymaz devamla Abdulhamid efendi'nin öngörüsü,cesareti ve Kürdi duruşunuda öve öve bitiremedi.


Sonuç,


Abdulhamid efendi Kürd ulusal davasında bölgede mektepsiz bir halk aydınıydı.

Ama onun mücadeleci ve direnişçi kimliği, sürgündeki ideolojok ve politik edindiği bilgiler, 

 

Rojava'da Kürd aydınlarıyla dostluk,siyasi ilişkilenmeler ve yaşadığı ortamlar kısaca tecrübleriyle onu yetkinleştirmişti.

En degme politikacılar başta olmak üzere din adamları onun hoş ve nüktedan sohbetlerinden feyiz alırlardı.

Abdulhamid Efendi'nin yaşamı ve mücadeleci kimliğini yazmamdaki amaç, yeni nesil onu  iyi tanısın.

Abdulhamid Efendinin cesareti ,yaşadığı zorluklar ve ailece verdikleri bedelleri bilsinler.

Kürd tarihinde bu değerler iyi tanıtılıp, halk bu değerlerine sahip çıkarsa Kürd ulusunun kurtuluşu ve özgürlügü o kadar yakındır.




Ruhu şad olsun, Kürd direnişçisi ,

Ruhu şad olsun KO SPÎ kartalı Abdulhamid Efendi,




                                                                        Orhan Zuexpayıc

1 yorum:

  1. Kalemine eine saglik cok cok cok degerli bir calisma her damit var ol bıra

    YanıtlaSil

@templatesyard