ALÎRIZA SEPTÎOGĞLU ÎLE ÎLGÎLÎ HATIRATLARIM ?



                    




    
ALÎ RIZA SEPTÎOGLU'NUN 1991 YILINDA TBMM YEMÎN TÖRENÎNDE ÇEKÎLEN FOTOSU





Alirıza Septioğlu, Kürd kökenli ama Türk siyasetinde renkli bir kişilik olarak tanınır.
Kendisini yakinen birebir tanıma firsatım olduğu için sohbetlerimizde tanık olduğum anekdotları önemli ve değerli gördüğüm için sizinle paylaşmak istedim.
Kısaca, Alirıza Septioğlu kimdir ?
1913 yılında Palu'da doğar.
 Babası Şeyh Sadin efendi/ dedesi Şeyh Hasan efendidir.
 Annesi Çan Şeyhlerinden Şeyh Mustafanın kızı Halime hanımıdır.
 Şeyh Mustafa 1925 hareketinde yer almış yaklaşık 25 yıl bin xete Suriye Kurdistanı ve Şam'da sürgün hayatı yaşamıştır.
Alirıza Septioğlu'nun iki amcası Şeyh Alirıza (küçükefendi),
Şeyh Şerif efendi 1925 Şeyh Said hareketinde devlet tarafından Palu'da  katl ederek şehadete ulaşırlar. Babası Seyh Sadi efendi ile amcasi Seyh Abdulkadir efendi yillarca dağlarda saklanirlar.
Agırlıklı olarak Karlıova/Kanireş- Karkapazarda halk tarafindan korunurlar.
Şeyh Alirıza Septioğlu mektepli bir siyasetçi olmadığı gibi qırık bir tükçesi ve Palu diksiyonuyla konuşan mizahi ve yaptığı hicivlerle tanınan bir siyasetçiydi.
Medrese eğtimini ağırlıklı olarak aile bireylerinden almış, zaten dedesi Şeyh Hasan ve babası Şeyh Sadin efendi yıllarca Palu müftülüğü yapmış alim insanlardı.
Îlkokul diplomasınıda 1960'li yılların başında dışarıdan  almıştır.
Belediye başkanları seçiminde okuryazar ve ilkokul diploması şartı arandığı için böyle bir yola başvurmuştur.
1963-1969 yılları arasında Palu belediye başkanlığı yapmıştır.
Belediye başakanlığı öncesinde de babasının manifatura dükkanını işletiyordu.
Değişik dönemlerde 2 defa bağımsız,3 defada DYP milletvekilliği yapmış olup evli 5 erkek 1 kız olmak üzere 6 çocuk babasıdır.
Septioğlu bağımsız mebus olmasıda, Demirel tarafından listede kendisine yer vermediği için tepki olarak aday olur.
Palu ve çevresinde Septi ailesinin etkinligi ve Alirıza Septioğlunun çevresinde sevildigi ve karizması birleşince, Demirele mesaj olsun diye büyük oy patlamasıyla iki defada bağımsız mebus oldu.
Demirel onun  gücünü bildigi için sonraki seçimlerde sürekli listenin başında ona yer veriyordu.
*******************


ALÎRIZA SEPTÎOĞLUYLA TANIŞMAMLA ÎLGÎLÎ BÎLGÎLER ?



-Merhum Septioğluyla ilk karşılaşmam,
1979 yılının ilkbaharıydı.
Şeyh Said efendinin oğlu Şeyh Selhaddin vefatı nedeniyle Palu'ya babamla taziyeye gitmiştik. Şeyh Selhaddin defin edildikten sonra Palu merkeze geri dönüp, taziye Alirıza Septioğlunun evinde kurulmuştu.
Îlk defa Alirıza Septioğlunu evinde sohbetlerine tanık oldum.
- Îkinci buluşmamız ,
  1986 yılı ara seçimlerde Çolig'de dayısı sayılan Hüsameddin Korkutatada
  aday olmuştu. O seçimlerde destek amacıyla gelmişti. O seçimlerde ANAP
  adayı Mahmut Sönmez SHP adayı 49'laradan merhum Said Bingöl'dü.
- Merhum babamla samimi dost oldukları için kahvehanede sohbetlerine
  katıldım.
- Tabiki Çoligdeki sohbet Kırdki/zazakiydi.  Septioğlu çok iyi Kurmancide
   biliyordu.
- Ama hepiniz malumu türkçesi çok qırık ve konuşmakta epeyce zorlandığı
  herhalinden belliydi.
- Septioğluyla 3.görüşmem,
1990 yılının Ocak-Mart ayları arasında yaklaşık üç ay diyebilirim ki !  herhafta TBMM kendisiyle görüştüm.


ALÎRIAZA SEPTÎOĞLUYLA ANKARADA ARAMIZDA GEÇEN ANEKDOTLARI AKTARMAK ÎSTÎYORUM ?



Ankara'ya üç aylığına çalıştığım kurum tarafından TODAÎE(Türk Orta Doğu Amme Îdare Enstitüsüsü) meslek geliştirme kurs ve seminerlerine katılmıştım. 
TBMM kurs yerime çok yakın olduğu için siyasete olan ilgimden dolayı herhafta sonu ziyarete gidiyordum.
Ziyaret ettiğim insanların içinde çok iyi hatırlıyorum Îbrahim Aksoy,Nureddin Yılmaz, Çolig mebusu Îlhami Binici gibi isimlerde vardı.
TBMM bu dönemde ilk uğrak yerim kuşkusuz Alirıza Septioğlunun odasyıdı.
Îçeri girdiğimde sekreteri Alirıza Bey içerde dedi ! Kim olduğumu sorup ,direk beni Septioğlunun huzuruna aldı.
Îçerde iki kişi oturuyor,konuşma Türkçe Xarpet gakkoş şivesiyle konuşuyorlardı.
Septioğlu bana dönerek yegen hoş geldin dedi! bende Kırdki/zazaki cevap vererek selam verince duraksadı.
Kırdki/zazaki cevap vererek seni tanıyamadım yegen dedi ! köyümü,babamı tanıtıktan sonra, vay.... benim dostumun oğlu gel seni öpeyim,diyerek misafirlerine beni tanıştırdı.
Misafirlerine dönerek işte bu gencin köyü,aşiret ve çevresi  benim sağlam ve samimi insanlarımdır.
Xarpete eğer bana bir yanlışlık veya zarar gelirse bu gencin yakınları,köyü ve çevre köylerden binlerce silahlı insanı hep yanımda bulurum.
Diyerek,  iki Xarpetli gakkoşa bir nevi gözdağı verdi.
Xarpetli iki misafiri müsade isteyip gidince ikimiz baş başa kaldık.
Sohbetimiz anadilimiz zazacayla yapıyorduk.
DYP muhalefete olduğu için ihale,işe alınma tayin işleri olmadığı için Şeyhin fazla ziyaretcisi yoktu.
1990 yılı Kurdistanda silahlı mücadelenin en yoğun dönem olduğu için Septioğluna dedimki !  Kürd sorununa duyarsızlığını,hep menfaat çıkar ilişkisi olmaz deyip ? eleştirdim.
Bana bir anekdotunu aktardi.
Ben Kürd sorununda duyarsız değilim ?
Merhum Said Elçi benim arkadaşımdır,dedi.
1970 li yılların başıydı ,merhum Said Elçi beni bir defasında Ankarada ziyarete gelmişti. Sanırım arandığı dönemdi ve son görüşmemiz olmuştu. Maddi olarakta bayağı sıkıntı içinde olduğunu bana söyledi. Septioğlu o dönemde ay başında aldığım maaşın tümünü merhum Said Elçi'ye verdigini bana aktarmıştı. Şehadettinide hayıflanarak anlatı.
Bu konuşmalarımız esnasında da sık sık Çolig,Guewdere ,Siwan mıntıkalarına Av'a geldiğini aktardı.
Septioğlu iyi bir avcıydı aynı zamanda.
Çevrede birçok dost ve tanıdığının olduğunu söyledi.
Ama en çok  övgüyle bahs ettigi kişi, Dr.Sıraç Bilgin'in babası bir isyan sürgünü ve direnişçisi merhum Abdulhamid Bilgin efendiydi.
Abdulhamid Efendi ile Aliriza Septioğlu'nun anne tarafından dedesi Şeyh Mustafa Çanevi ile beraber 1925 hareketi sonrası  Bin-Xet Suriye Kurdistanında 20 yılın üzerinde beraber sürgün hayatı yaşamış iki dost insandırlar.Abdulhamid efendiye müthiş bir saygısı olduğunu anlata ,anlata bitiremedi.

Abdulhamid efendiyle sık ,sık ava gittiğini bana anlatı.
Hatta bir anekdota aktardı.
Dediki ! Çolig Pakuni köyünde Mari (Dişi) bir keklik vardı ve çok güzel ötüyordu.
Nam-ı çevrede  tüm avcılar tarafindan duyulmuştu.
Benle Abdulhamid efendi bu kekligi sahibinden almak için evine gittik.
Ne kadar para isterese istesin satın alacaktık.
Pakunili adam bu kekligi Çan seyhlerinden Şeyh Arife söz vermişim,dedi !
-Şeyh Arif bölgede Derviş  ve keramet sahibi bilindiği için köylünün ona olan
 manevi bağlılığından dolayı ,  vermek istemedi.
Abadulhamid efendi köylüyü ikna etti ve dediki !
Şeyh Arif avci (seydar) degil sana epey bir para bırakırız.
Şeyh Arif gelirse ona bu parayla bir keçi alıp, verirsin.
Ve kekligide bize verdiğini söylersen bize ses çıkarmaz,dedi.
Ve kekligi o şekilde satın aldık.
Septioğlu , Ankaradayken bana herhafta sonu mutlaka geleceksin ve benim misafirimsin,derdi. Sırf anadilimizi seninle konuştuğumda kendimi rahat his ediyorum,dedi.
Ayrıca seninle sohbetimizde cografyamızdan,bölgemizden,tarihten ve siyaseten yaptıgımız konuşmalar ile moral buluyorum,diyiyordu.
Kısaca üç ay hemen hemen her hafta sohbetlerimizde çok anılarını anlatı.
Ankara'dan Çolig döndükten sonra yaklaşk 1 yıl  geçmişti.
O dönem daireden bir arkadaşım Agit Arıkız Ankara'da milletvekili olan kaynı Kazım Ataoğlunu mecliste ziyaret eder.
Kazım Ataoğlu ile beraber Septioğlunu ziyaret ederler.
Ataoğlu eniştesini Septioğluna tanıştırır ve Çolig belediyesinde çalıştığını söyler.
Septioğlu Belediye ismini duyunca duraksar,  ve Agite dönerek Orhan Zuexpayıc ne yapıyor epeyce benden bahs eder.
Agit Çoligde dairede beni ziyarete geldiğinde, Septioğlunun benden epeyce övgüyle bahs ederek selamlarını iletti.


******************

ALÎRIZA SEPTÎOĞLU ÎLE ÎLGÎLÎ HALK ARASINDA KONUŞULAN ASLINDA YAŞANILAN FIKRALARI SÎZÎNLE PAYLAŞAYIM ?


Bu fikraların hepsi yaşanılmış , Palu ve Xarpete Alirıza Septioğlu üzerine söylenmektedir.  Yüksek lisans yapan Îlyas Kayaokayın saha çalışması yaparken , derlediği bu fikraları ilginç bulduğum için sizinle paylaşıyorum.
Bu fikralara dokunmadan Septioğlunun diksiyonuyla aktarmak istiyorum.

 
 Îlk fikra ?

 
Septioğlu,  90'lı  yılların  başlarında  milletvekili  iken  bir  gün  mecliste  şöyle  bir teklifte bulunur:
- Tunceli'ye ilahiyat fakültesi açalım. Böylece muhtemel bir mezhep
   çatışmasının önüne geçmiş oluruz.
- O zamanlar Tunceli milletvekili Kamer Genç, bu teklife şiddetle karşı çıkar:
- O ilahiyat fakültesini asıl Palu'ya kurun siz.
- Merhum ,Septioğlu kürsüden şöyle cevap verir:
- Oğlum Kamer! Palu'nun her evi ilahiyat fakültesidir.
- Ben senin hoşuna gitsin diye bu teklifi yapmıştım.

 
***************


Îkinci fikra ?


Septioğlu’nun  Meteorolojiden  Sorumlu  Devlet  Bakanlığı  sırasında  hava  durumu tahmini pek tutmuyor.
Ondan sonra meteoroloji işleri genel müdürü çağrılıyor diyor:
- Oglım hele gel bu kadar yapirsin bize boşuna şemşiye taşittiriysin bizi ıslatiysin bu kadar
cihazla başa çıkamiysin.
Biz bunu köyde bir keçiyle hallediydik.
- Sayın bakanım nasıl olur
- Bak yavrum keçi kuyruğunu havaya tikti mi hava açıyır, hafif indirdi mi rüzgarlı oliyir, tam indirdi mi yağmur geliyir.

**************************
Üçüncü fikra

Septioğlu, 
Meteorolojiden  Sorumlu  Devlet  Bakanı  olunca  bölgede  büyük  sevinç yaratmıştır. Kutlamak için bir temsilci seçerek Ankara’ya bakanı kutlamaya göndermişlerdir. 
Temsilci kutlamada bakana sorar. 
Efendim, Şıhım siz bakan oldunuz da ne bakanı oldunuz?
Şıh  düşünür,  “meteoroloji”  dese  köylü  anlamaz,  onun  anlayacağı  dilden  konuşmak  lazım.
- Derki !
- Kar, yağmur, dolu, rüzgâr, fırtına, sel her ne olursa bunlardan ben sorumluyum.
- Kutlama biter temsilci köye döner;  köy halkı merakla sorar;
- Şıh ne bakanı olmuş? 
- Temsilci sevinçle söyler;
- Şıh bakan değil Allah’a yardımcı olmuş.
- Kar, yağmur, dolu, rüzgâr, fırtına,  sel her ne olursa  Şıh’dan sorulurmuş.

********************


Dördüncü fıkra

 
Septioğlu ile ilgili “şillope” fıkrası hemen herkesin bildiği bir fıkradır.
Palu’dan , Septioğlu’nu bakanlığı döneminde arayıp havanın nasıl olacağını sormuşlar.
Septioğlu önüne gelen hava  tahmin  raporlarında  havanın  karla  karışık  yağmurlu  olduğunu  görünce  yanındaki sekreterine yönelerek: 
“Yaz kıjım bugün hava şillope” demiş.
Silope Kirdki/zazaki bir kelime olup, karla karışık yağmur anlamına gelmektedir.

 
******************


Beşinci fıkra
Rahmetli  bir  gün  Arabistan’a  gider  Demirel  babayla,  Demirel  baba  şıhı  şıhla tanıştırırken;
“Sayın Septioğlu’da bizim şıhımızdır” der kendilerini karşılayan şıha...
Tabi şıh bizim Şıh’a çok
kıymet verir şıh olduğu için... Bir ara sohbet ederken Arap şıhı sorar:
“Efendi kaç kadın var?” Şıh;
“Bir” der.
Bunu duyan Arap şıhı;
“Bu nasıl şıhlık? Bende tam
dört var” der...
Bizim Şıh başlar yapıştırmaya:
“Karı dört de yardımcın kaç tenedir.”

 

**************


Merhum Septioğlu üzerine kitap,doktora tezi ve birçok yazılı kaynak yazıldı, çizildi.
Kimse onun Kürd sorununa bakışı,düşüncesi ,iç dünyasi hakkında fazla bir şey yazmadı.
Çünkü onu yazan kesimler Kürd çevreleleri olmadığı gibi öyle bir dertleride yoktu.
Septioğluda ,Kürd sorununa hep mesafeli bir duruşu olduğuda bir gerçektir.

Düşünebiliyormusun, iki öz amcası Palu'da katledilerek şehid oluyor.
Baba ve amcası katliamdan kendilerini kurtarmak için halk içinde saklanıyorlar.
Annesinin babası Şeyh Mustafa Çanevi sürgün hayatı yaşıyor.
Öz dayısı Şeyh Nusreddin Tekman/Şuşar'da şehadete ulaşıyor.
Yine babasının öz amca kanadı Xınıs Şeyhleri topyekün idam,katliam,sürgün yaşadıklarını uzatmadan hatırlatmak istiyorum.
Özet olarak söylersek ailesinin maddi mirasından beslenirken manevi mirasına sahip çıkmadı.
Ve öyle bir ortam yaratiki çocukları ve bundan sonraki nesiler dil ve kültürlerini zaten konuşmuyorlar,aidiyetlerinden gittikçe uzaklaşıp, kimlik bunalımı  görmek mümkündür.
Çocuklarının hiçbirinde ulusal ruh ,Kürdi düşünce yoktur.
Ailenin Palu kanadını yazdığım çalışmamada M.Zeki Efendi'nin (Hişyar Özsoyun dedesi) aile bireylerini çıkardığınızda diğer kesimler Kürd meslesine mesafelidirler.
Benim anlatımlarım onun Kürd sorununa yaklaşımı, ve tutumuyla ilgili kendisiyle birebir yaşadıklarımı mümkün olduğunca nesnel anlatmaya çalıştım.


SONUÇ,


Septioğlu, yaşanmış olan fikralarda ve  benim sohbetlerinden edindiğim fikirlerden şunu söyleyebilirim.
Türk siyaseti ,
Palu ve Xarpet cevresi onun ,olaylara hazır cevaplılığı, nüktedanlığı,iyi niyet ve en önemliside Qırık Türkçesi ve Palu şivesiyle ençok ön plana çıkmaktadır. 
Kürd siyaseti,
Septioğlunu ençok Leyla Zana ve Abdulmelikfırat'ın yemin törenlerinde rejime ve resmi ideolojiye yaptıkları çıkışlarla TBMM başkanı olarak uzlaşmacı ve yapıcı kişiliğiyle  tanıdılar.
Bunun yanında bana aktardığı anekdotlarda edindigim bilgileri iç dünyası olarak ele aldığımızda,
Said Elçi ile olan ilişkileri başta olmak üzere Abdulhamid Bilgin gibi isyanin genç bir direnişçisi ve sürgünü ile olan ilişkileri ve samimi itiraflarınıda Sosyolog ve Psikologların bilimsel tez konusu olduğunu söyliyebilirim.
Selamlarımla,




Orhan (Kaya) Zuexpayıc

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

@templatesyard